18 Ağustos 2017 Cuma
YÜZÜKLERİN HANIMEFENDİSİ
Eski Latin Avrupa inancına göre sol
elin dördüncü parmağında bulunan damarlardan biri kalp ile doğrudan
bağlantılıdır. Bu yüzdendir ki evlilik nişanesi olan yüzük, bu parmağa takılır.
Kalbe giden yolu çevreleyen bu halkalar henüz fahiş fiyatlara pazarlanmadan
yüzlerce yıl önce; Nil nehri kıyılarındaki sazların bükülüp örülmesiyle Mısırlı
kadınların parmaklarını süslemişler. Yüzyıllar içerisinde altın, gümüş ve
pırlantaya evrilmiş ve ‘’kıymetlimisss’’
olmuşlardır.
Ofis masasında etrafına bizi
toplayıp parmağındaki parlak taşlı yüzüğü gösteren iş arkadaşımın kalbine giden
hiç bir damarın o koca taşı taşıyacak kadar güçlü olmadığına emindim. Ama
taktığı taşın, tanıdığı kaç kişinin
yüzüğünden daha pahalı olduğunu unutmayacak kadar güçlü bir hafızası vardı.
Zamanımızın %70 ini alan çalışma
hayatı; giyim tarzımızdan eğlence anlayışımıza kadar tüm hayat tarzımızı tek
tipleştirir. Plazalarda geçirilen birkaç yılın ardından; tatil için gittiğiniz
otellerin şirketinizin yaz dönemi için tahsis ettiği lojmanlar haline geldiğini
fark edersiniz; çünkü herkes aynı yerlerde tatil yapmaya başlar. Dişlinin
parçası; zincirin halkası olmak; benzer markaları giymeyi; aynı restoranlarda
yemeyi; benzer kişilerden hoşlanmayı, aynı şekilde sevmeyi ve hatta aynı
ritüellerle evlenmeyi gerektirir. Ve ailenizin, okul hayatınızın ve
genlerinizin birlikte sentezlediği özgün hayat tarzınız; iş hayatının tornasına
girer. Çevrenizdeki herkesle aynı kalıpta çıkartır sizi.
Hafta sonu evlilik teklifi almış iş
arkadaşımın yüzüğünü zaten sosyal medya hesabında ‘’ and I said yes!’’ notuyla paylaştığı fotoğrafta görmüştük. Yakın zamanda yöneticiliğe terfi edecek
parlak damat adayı da aynı fotoğrafı ‘’and
she said yes!’’ notuyla paylaşmıştı. Plaza toplantıları gibi; plaza aşklarının dili
de İngilizcedir. Bu yüzden evlilik teklifiyle ilgili detayları sosyal medyada
İngilizce paylaşmak gerekir. Sosyal medya; arkadaşımın parmağına geçirilmiş
pırlanta yüzüğün her cepheden çekilmiş fotoğrafını bizimle paylaşmasına rağmen;
karatını; parlaklığını dünya gözüyle görmemiz ve tabi ki ‘’tesadüfen’’
öğrendiği fahiş fiyatını duymamız için ofiste mini bir toplantı yapmamız
zaruriydi. Önceden sipariş edilen evlilik teklifi detaylarını bütün
mahremiyetinden arındırılmış şekilde dinledik. Son bir buçuk yıldır, erkek
arkadaşını evlenmeye ikna etmeye çalışan ve istediği yüzüğü tüm
alışverişlerinde pırlanta dükkânlarının vitrinlerinde imalı şekilde gösteren
arkadaşım; hafta sonu aldığı evlilik teklifini hiç beklemediği ve hazırlıksız
yakalandığı bir sürpriz gibi anlattı. Biz de bu aşk dolu hikâyeye şahitlik eden
pırlantaya bakarak arkadaşımıza mutluluklar diledik.
Zekâsını ve yeteneklerini, özel
sağlık sigortası, yemek kartı ve ayda bir hesabına yatan
maaş karşılığında büyük sermayedarların şirketlerine satmaya alışan beyaz
yakalıların; özel hayatlarını da benzer alış verişler üzerine inşa etmeleri
olağandır. Çiçeklerden orkide; saatlerden Rolex sevilir. Tektaşın karatı;
smokinin kuyruğu aşkınızın büyüklüğünü gösterir. Sevginin emek değil; güç
etrafında yeşermesi, modern zamanların devşirdiği kısa ömürlü ilişkilerin
gerçeğidir. Plaza hayatı her alanda modern hayatın en önemli temsilcisidir. Tüm
zevkleri tek tipleştirilen modern beyaz yakalar arasında özgün kalmak asilik;
romantizm modası geçmiş bir arabesktir.
Yüzüklerin Hanımefendisi arkadaşımın
geçirdiği muhteşem hafta sonunu dinledikten ve parmağındaki pırlantaya
yeterince övgüler düzdükten sonra yaklaşan düğünün detaylarını da konuştuk: 8-10 kg ağırlığında, taşlı, pullu, kabarık
gelinlikler; 17 cm kadar yukarı uzanan kabarık topuzlar; cilt pigmentlerinin
genetiğini değiştiren tonda makyajlar ve 350 kişilik düğün organizasyonları..
Arkadaşımın müstakbel nişanlısıyla, düğünde masalara koyulacak peçetelerin geçirileceği
inci halkaların getireceği ek masraf sebebiyle biraz gerildiklerini duyduğumda
endişeli ve üzgün yüz ifademi takındım. İnci halkalara geçilmemiş peçetelerin
olduğu masalarda bir düğünün ne kadar tatsız tuzsuz olacağı herkes tarafında
kabul edilmiş evrensel bir gerçekti ne de olsa.
Arkadaşımın masasında nişanlısıyla fotoğraflarının olduğu bir
çerçeve vardı. Yanak yanağa çektirdikleri fotoğrafta objektife mutlu ve aşk
dolu gülümsüyorlardı. Henüz sıradanlaşmadıkları; göstermelik değil hissederek
aşk yaşadıkları günlerden kalma bir kareydi anlaşılan. Ara sokaklardan birinde, taş bir duvarın
önünde çekilmişti ve tesadüfen mi yoksa bilinçli mi bilmiyorum, arkalarındaki
duvarda, ilişkileri alışverişe dönmeden önceki hislerine yakışır bir yazı
vardı:
‘’ AŞK ÖRGÜTLENMEKTİR..’’
#şiirsokakta
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder