Uzun zamandır, bloğu boşlamamız, gezip tozmadığımız anlamına
gelmiyor.. Havaların güzelleşmesi, bilgisayar başında geçen zamanı kısaltıyor, o
kadar. Ama bu uzun boşluğu telafi edecek bir gezi önerimiz var. Çoğunlukla
kalbimizini bıraktığınız Ege, aklınızı ve midenizi de almaya aday..
İşte ilkbaharın son demlerinde keyfini sürdüğümüz üç günlük kuzey
Ege turu notları.
İstanbul’dan çıkıp, Ege sahillerine ulaşmak için izleyeceğiniz
2 rota var. Biri Bandırma üzerinden
Çanakkale ya da Ayvalık’a ulaşmak ki bu rotada Bursa’ya uğrayıp İskender
yiyebilir, Susurluk’da ayran içebilirsiniz. Veya bizim yaptığımız gibi Trakya’nın
çöken duble yollarını tercih edip, biraz daha çetrefilli bir rotadan ilerleyebilirsiniz.
1. Durak-Gelibolu: Şimdiye kadar Gelibolu’dan her geçişimizde kısa bir mola verip sahilde ayak üstü
balık ekmek ve midye dolma atıştırıp feribota binerdik. Bu sefer biraz daha
fazla zaman geçirdik ve balık rutini
yerine Valide Sultan’da haşhaşlı ve fıstıklı kebaplarla karnımızı doyurduk.
Ege’nin zeytin yağlı kültürüne ihanet etmeyi ve yaz öncesi diyetlerinizi bozmayı
umursamıyorsanız, özellikle haşhaşlı kebabı denemenizi öneririz.
2.Durak
–Küçükkuyu/Kazdağları/Zeus
Sunağı/Adatepe Köyü: Bundan sonraki rotada Kazdağları’nın aralarına
serpiştirilmiş köylerde ufak molalar verip, acıkmamıza fırsat vermeyecek
atıştırmalıklarla yolumuza devam ettik.
Küçükkuyu’dan Altınoluk’a devam eden yol
üzerinde ilerlerken ilk molamızı Zeus Altarı’nda
(Sunağı) veriyoruz. Sunak; tanrılara kurban verilen yer demek. Başka bir deyişle cinayet mahali. İlginçtir ki,mezarlığın yanından geçerken müziğin sesini kısan insanoğlu; Tanrılar için kasti olarak insan öldürülmüş bu tarihi yapıda, bir Fatiha okumak şöyle dursun, mis gibi manzaranın keyfini çıkartıyor :) Neyse.. Bu yerde görülmeye değer tarihi
bir kalıntı beklemeyin; arkeolojiden anlamayan bizim gibiler için yüksekçe bir taş yığını sadece. Ancak manzarası çok güzel. Zeus Altar’ına araçla
çıkılmıyor. Bir yerden sonra orman yolundan yarım saat boyunca yürümeniz
gerekiyor.Ama manzara buna değer. Dönüşte yorgunluğunuzu atmak için dut suyu içebileceğiniz kır kahvesi var. Buraya 5 dakikalık
yürüme mesafesinde Adatepe köyü de
görülmesi gereken yerlerden biri. Mübadeleden sonra tamamen Türklere kalmış
eski bir Rum köyü burası ve bol bol fotoğraf çekebileceğiniz taş evleri var. Köy
meydanındaki ufak lokantalarda karışık zeytinyağlı tabaklarını tavsiye
ediyoruz.
3. Durak
–Behramkale/Assos: Zeytin yağlarını yüklenip; güneye doğru yola devam ediyoruz. Bir sonraki durağımız son dönemde
dalışçıların gözde mekanlarından biri haline gelen Behramkale/Assos. Behramkale açık hava müzesinin tam bir hayal
kırıklığı olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Tamamen arkeolojik kalıntılardan
oluşan bu tarihi yapıda; herhangi bir tanıtım broşürü ya da tabela göremedik. Bu
yüzden boş boş gezip, manzarada fotoğraf çektirmekle yetindik. Akşam Assos
sahilinde de benzer bir hayal kırıklığı yaşadık. Tam bir turist cennetine dönmüş;
sıkış tepiş restoranlarda ortalama lezzetteki mezelere fahiş fiyatlar ödedik. Denemeye
değer tek şey Ali Usta’nın dondurmaları. Bunun dışında Assos’a sadece dalış yapmaya gidilir notunu düşüp
sonraki durağımıza geçiyoruz.
4. Durak-Çamlıbel
Köyü: Lozan Anlaşmasından sonraki büyük mübadelede Rumların yerini
Selanik, Midilli ve Girit’den göçen Türklerin aldığı; bugün ise son derece
turistik hale gelmiş güzel bir Ege köyü burası. Yol boyu yerli halk zeytinyağı
ve ev yapımı reçellerini satıyor evlerinin önünde. Kurumsal hayattan bunalıp büyük
şehirden göçenlerin ufak işletmeler kurduğu bir yer aynı zamanda. Köyün Delisi isminde çok güzel bir el sanatları
dükkanı var.
Buradan da taşbaskı zeytinyağı ve doğal
sabunlarımızı alıp son durağımıza doğru hareket ediyoruz.
5.
Durak- Ayvalık/Cunda
: Cunda’nın muhteşem mezelerine geçmeden önce; Ayvalık’da kısa bir tur
yapıyoruz ve
Güler Tatlıhanesi’nin
meşhur sakızlı ve tahinli kurabiyelerinden atıştırıyoruz. Sonrasında her geçen yıl daha
popüler hale gelip, kalabalıklaşmasına rağmen, huzurundan ve keyfinden hiç bir
şey kaybetmeyen Cunda’ya varıyoruz. Cunda da mübadele sonrası Türkleşmiş Ege
köylerinden biri. Kurtuluş Savaşında
Yunanlılara karşı silahlı mücadeleye ilk başlayan kumandana ithafen ismi Alibey
adası olarak değiştirilmiş. Cunda tam bir akşam sefası köyü.. İnsan burada ölmez
dedirten yerlerden..Akşam gideceğiniz bütün mekanların mezeleri lezzetli ve
fiyat tarifesi hemen hemen aynı.
Taşkahve
Cunda’dan ayrılmadan önce kesinlikle uğranılması gereken bir mekan. Yüksek
tavanlı, taş mekanın her köşesine kuşların yuva yaptığı ve kuş sesleri içinde
damla sakızlı kahvenizi yudumlayacağınız bir yer.
Gittiğiniz yer Ege olunca; dönüşünüz her daim zor ve depresif olacak. İşe gittiğiniz ilk gün emekliliğinize kalan yılları hesaplayacaksınız.
Bu riski göze almadan, yola çıkmayın..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder