3 Nisan 2014 Perşembe
90’LARDA MEMUR ÇOCUĞU OLMAK!! Anlayamazsınız..
Beni en büyük çeken büyüyünce de giyeyim diye 3 numara büyük alınan spor ayakkabının ayağımdan fırlaması.. Anlayamazsınız:)
Son zamanlarda sosyal medya; 90' larda çocuk olmak üzerine; o
devrin şahsına münhasır bizi gülümseten anılarıyla dolu. Bence bunun bir alt
kategorisi daha var: 90’larda Memur
Çocuğu Olmak.
·
Kıyafetlerin
en az 2 beden büyüğünü giymek: Memur
çocuğuysanız üzerinize cuk diye oturan bir pantolan; ayaklarınızı saran bir
ayakkabı giymiş olma ihtimaliniz bir hayli düşüktür. Beden eğitimi derslerinde
memur çocuklarını ,üstlerinden dökülen eşofmanlardan tanıyabilirsiniz. Bir
beden eğitimi dersinde ayağıma 2 numara büyük alınmış spor ayakkabının; kasadan
takla atarken yan tarafta bekleyen arkadaşımın kafasına uçmasını unutmam
mesela. Beden derslerini test çözerek geçirmeye başlamamın miladı o gündürJ
·
Yerli
malı haftasında muz getirenlerle ayrı
dünyaların insanı olmak: 90’larda memur çocuğu olanların topik meyvelerle
olan tanışıklığı beslenme saati ve daha çok yerli malı haftasıdır. Yerli malı haftasında yüksek gelirli ailelerin çocukları, güzel yurdumu en iyi temsil eden meyvenin muz
olduğuna inanırdı. Tropikal kuşağın
simgesi olan bir meyveyi, yerli malı haftasına ''prensip gereği'' götürmek istemeyen, sınıfın
aydın kesimi elbette memur çocuklarıdırJ Çam fıstığı ve badem gibi benzer gıdaları da aynı idealist nedenlerle sadece yılbaşı gibi özel günlerde tüketirler. Hiç bir memur aile, çocuğunun
asaletini pastırma kokusuyla zedeleme riskini göze alamaz. Ay başından ay başına
ufak tavizler verilebilir sadece.
·
Maymun
fobisi geliştirmek: Şu an her köşe
başında tekel bayi gibi açılan LC Waikiki mağazaları; 90’larda tam bir prestij
markasıydı. Her kim ki, t-shirtünde maymun resmiyle gezer; o an sıradan ölümlü
çocuklardan ayrılır, kolay kolay kimseyle muhatap olmazdı. Hal böyle olunca
memur çocuklarında o yaşlarda gelişen maymun fobisini anlayabilmek zor olmasa
gerek.
·
192 taksiti kalan kooperatif borcunun bitmesini beklemek: Elimden gelse, o dönem inşa edilen tüm
kooperatif müteahhitlerine dava açarım. Memurların gayrimenkul sahibi olmak için
verdiği 15-20 yıllık mücadele yüzünden; o kadar çok çocuğun bisiklet rüyası , yaz
tatili hayali rafa kalkmıştır ki.. 5 yaşımda başlayan; teslim zamanı 3 yıl
boyunca 6 ay ötelenen kooperatif
yüzünden; dönemin favorisi Sindy yerine, süper çakma Sandy
bebekle avutulmuştum.
·
Küçük
kardeşseniz ; her şeyin 2. eline sahip olmak: Memur çocuğu olup, ikinci el
kıyafet giymemenin, kullanılmış bisiklete binmemenin, üzeri karalanmış kitaplar
okumamanın tek bir yolu vardır; ailenin büyük çocuğu olmak. Bunlara altın memur
çocukları diyebiliriz. Her şeyin gıcır gıcır, yenisine sahip olurlar. Biraz daha
az şanslı olan gümüş memur çocuklarıdır ki ailenin küçük çocuğu olmasına rağmen kendinden büyük olan kardeşle aynı
cinsiyettendir. Eğer bu statüdeyseniz kullandığınız eşyaların biraz yıpranmış ve modası geçmiş olmasını göz
ardı edebilirsiniz. Bu konuda bronz hatta çakıl taşı statüsünde olan memur çocukları ise hem ailenin küçük çocuğudur hem de büyük kardeşle farklı cinsiyettedir ve tam anlamıyla madurdur. Mesela
küçükken pembe kazak giyememem ya da uzaktan kumandalı arabayla oynamam tesadüf
değildir. Abim sağolsunJ
·
Yaz
tatilinde misafirhane, öğretmen evi ya da aile pansiyonunda kalmak: 3-5
yılda bir çıkılan 1 haftalık tatile gitmeden önce Miami Vice’daki görüntüleri
hayal edersiniz. Anneniz bagaja küçük tüpü sıkıştırmaya çalışırken rüyanızdan
uyanırsınız. Tatil yerlerindeki fahiş fiyatlı yemeklerden yiyeceğinizi
düşünmediniz herhalde. Ortak mutfak paylaşımı olan pansiyon, misafirhane,
öğretmen evi tatilleriniz için emrinize amadedir. Annenizin ‘’çok az şey dahil’’
pansiyona götürmek için koyduğu havlu, terlik, 4 kilo dayanıklı domateslerin
arasına, arkadaşınızdan ödünç aldığınız deniz yatağını sığdıramadığınız için
evde bırakmak zorunda kalabilirsiniz.
·
Büyüyünce
doktor olmaya yönlendirilmek: 90’larda doktorlar; öyle sıradan memurdan görülmezdi.
O yüzden doktor çocuklarını lütfen yukarıda bahsettiğim trajikomik hikayelere
dahil etmeyin. Onlar platinium memur çocuklarıdır. Bir memurun kafasında çocuğunun mesleğiyle ilgili tek bir hayal vardır: doktor olması
Memur ailelerde ideal meslek 3 ana kriteri sağlamalıdır:
1)
Garanti olmalı, sırtını devlete dayamalı: Şaşırtıcıdır
ki; memur çocuklarının aileleri devlete sırtını dayamanın ne olduğunu 70'lerde;
en son da 80’de acı şekilde görmüştür. Hatta pek çoğu sürülmüş,işkence bile görmüştür. Ama
yine de çocuğunu üst düzey memur yapmak ister. Özel sektörden; devletten
korktuğundan daha fazla korkar. Devletin zulmü, özel sektörün stresinden daha
iyidir onlar için. Bu yüzden bildikleri en havalı memuriyeti isterler:
Doktorluk.
2) Hem
idealist; aynı zamanda ‘’tamamen duygusal’’
olması: Mesela dünyaca ünlü piyanist
ya da darphane gibi çalışan bir galeri sahibi ol; memur bir aileyi mutlu
edemezsiniz. Bir kere mezuniyette duygusal anlar yaşayacakları, gözyaşlarının
sel olacağı bir bölümden mezun olmanız lazım. Eşe dosta kazandığınız parayı önemsemiyormuş gibi yapıp ;
kurtardığınız hayatları anlatma şansı vermeniz lazım. Bunların hepsi sizi tek
bir kariyer planına yöneltiyor: doktorluk
3) Başkalarından
ayrışacak bir simge taşımalı: Annemin
beni bir altın gününe beyaz önlük ve stetoskopla götürme ihtimali olmasaydı belki de doktor
olurdum, bilmiyorum. Üniversite tercihlerimde tıp fakültelerini alt sıraya yazmamda bu kaygının da etkisi vardı sanırım:)
Seri üretime geçilmiş
bir evde yaşamak: Ev yapımı mayonez ve sarelle yemek; salçayı sulandırmak
suretiyle yapılmış ketçap kullanmak 90’larda her memur çocuğuna nasip
olmuş bir ayrıcalıktır. Sadece bayramda toplanan harçlıklarla
mahalle bakkalından bisküvi, çikolata alabilmek, bunun dışında kalan zamanlarda
becerikli ellerin pişirdiği kek, poğaça , börekle abur cubur aşkını gidermek de
yine memur çocuklarının anlayabileceği bir alışkanlıktır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Süperrrr Süperrrr Süppeerrr
YanıtlaSilNe kadar da güzel özetlemişsin. Ellerine sağlık..
güzel bir yazı olmuş, 90'larda memur çocuğu olan biri olarak gerçekten duygulandım bilhassa yerli malı ve maymun hususunda.. :)
YanıtlaSil