8 Mart 2014 Cumartesi
Bunlar kadınsa, ben neyim dedirten ilham kaynağı 5 kadın
Yok hayır, zannettiğiniz gibi Victoria's Secret mankenlerinden bahsetmiyorum bu yazıda. Özgün ve özgür duruşlarıyla hayatıma dokunmuş, beni etkilemiş 5 cesur kadından bahsediyorum ve müsaadenizle önce onların Kadınlar Günü'nü kutluyorum..
BEHİÇE BORAN
‘’Sosyalist olunmaz, sosyalist doğulur’’
Behice Boran Türkiye’nin ilk kadın Marksist kuramcısı,
ilk kadın sosyoloğu ve ilk kadın parti genel başkanıdır . 1950
yılında Türkiye’nin tek barış örgütü olan Barışseverler Cemiyeti’nin kurucusu
ve başkanıdır.Menderes hükümetinin Kore'ye
asker göndermesini kınayan bir bildiri yayımlayınca 15 ay hapis cezası alır. 1948'de siyasi
görüşleri nedeniyle
üniversiteden uzaklaştırılır. 12 Mart muhtırası ile birlikte 15 yıl hapis cezası almıştır. 1975'te tekrar kurulan
TİP'in genel başkanıdır.
AYŞE TÜKRÜKÇÜ
‘’Kamer Genç çiçek suladı, biz
vesikalarımızla viziteyi bekledik’’
Eski hayat kadını ve 2007 seçimleri milletvekili adayıdır.
9 yaşında tecavüze uğramış; kocası tarafında genel eve
satılmıştır. 2.5 sene genel evde çalışmıştır. 2007 genel seçimleri İstanbul 2. bölgeden
milletvekili adayıdır. Seçimlere girme sebebi; meclise girmek değil; hayat
kadınlarının uğradığı ve aslında devlet eliyle yürütülen zulmü kamuoyuna
duyurmaktır. Geçmişinden utanmak ve yaşadıklarını unutmak yerine; onunla yüzleşmeyi başarmış ve
insanların dikkatini Türkiye'deki fuhuş gerçeğine çekmek için tüm geçmişini ifşa etmiş cesur kadındır.
Ayşe Tükrükçü ile yapılmış röportaj için; http://www.ucansupurge.org/turkce/index2.php?Hbr=1017
ÖZCAN TEKGÜL
‘’ilk gençliğimin güzel kadını’’
Prof. Ünsal Oskay
Gençlik yıllarını 60’larda geçirenlerin rüyalarını
süsleyen güzel , vamp dansözdür. Pek çok filmde de rol almıştır. 1980’de Kültür
ve Turizm Bakanlığı kendisine Onur Ödülü vermiş ve bir ‘’dansöz’’e verilen bu
ödül siyasi çevrede tartışmalara hatta istifalara neden olmuştur. Rahmetli Ünsal hocanın ‘’Yıkanmak
İstemeyen Çocuklar Olalım’’ kitabında Özcan Tekgül’e ithafen yazılmış bölümünden
çok etkilenmiştim. -O, kendisi için dans ederdi de lütfettiği için biz onun
dansını izlerdik sanki-gibi beni çok etkileyen bir cümlesi vardı. O zamanlar üniversitedeydim ve mezun olunca
toplum tarafından kabul gören ‘’en saygın’’ işi bulmak için yoğun bir çaba
içerisindeydim. Özcan Tekgül’ün hayatını okuduğumda; mesleğin saygınlığı, onu
icra edenle alakalı kararını vermiştim.
Özcan Tekgül dansı için;
SEVGİ SOYSAL
‘’Sevişmeden yalnızca
dokunmayı, aşk sözleri söylemeyi anlamıyorum. Yeni sözler öğrenmek, yeni
sözleri daha yenilerle değiştirmek, hep aynı, bellenmiş aşk sözcüklerini söylemekten daha koparılmaz bir gerilim
doğurmaz mı? İnanmak, bir şeyler yapmak, bunun için sevmek, çünkü bunlar
sevgisiz olmaz..’’
Yürümek kitabından
1936-75 yılları arasında yaşamış; 3 evlilik yapmış,
öykücü, romancı, çevirmen, radyocu, tiyatrocu olan döneminin radikal kadınıdır.
Kadın-erkek ilişkileri ve evlilik üzerine yazdığı Yürümek romanı 12 Mart’da
müstehcenlik gerekçesiyle toplatılmıştır. Kendisi de radikal ve cesur olan bir arkadaşımın tavsiyesiyle Yürümek kitabını okudum. Kadın olarak şu devirde bile beynimizi ve ruhumuzu özgürleştirememişken; Sevgi Soysal bundan 30 sene önce bunu başarmış..
AYŞE TURAN
En yakından tanıdığım ve hayatıma en çok dokunan muhteşem
kadındır. Vefalı bir eş; idealist bir öğretmen, elinden zehir olsa yenecek bir
aşçı, her daim yol arkadaşı, yürümeye devam etmem gereken tüm zamanlarda koltuk
değneği, hep neşeli, hep tatlıdır.. Annemdir,
bir tanemdir..
DÜNYA KADINLAR GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder